RUNATOLİA 10K

Atletizm takımı olarak her sene düzenli olarak katıldığımız Runatolia organizasyonunda bu yıl da İstanbul'dan 22 ve Antalya Bölge'den de 23 arkadaşımızın katılımıyla yer aldık. Bu yıl yine 2017'de 1. ve 2018'de de 4.olduğumuz Şirketler 10k kategorisinde koşacaktık.

Sene başında yarış planlaması yaparken Runatolia ve İstanbul Yarı Maratonu'nun birinde 10k, birinde 21k koşmayı düşünmüştüm ama hangisini nerede koşacağımı belirlememiştim. Antalya'da şirketler kategorisi olduğu için 10k'yı Antalya'da koşmak gerekti. İstanbul'a da yarı maraton kaldı. Hangisini nerede koşacağım belli olmasa da, belirlediğim hedef ikisinde de PB yapmaktı.



İstanbul'u Nisan'ın ilk haftası koşunca yazarım. Şimdi Runatolia'dan bahsetmek lazım.

Cumartesi günü 30 dk.lık bir rötarla Pegasus'la Antalya'ya doğru yola çıktık. Evim Sabiha Gökçen'e çok yakın olduğu için uçakla seyahatlerim oldukça pratik oluyor. Çok erken saatlerde uyanmama gerek olmadan, gecikme endişesi taşımadan havaalanına yetişebiliyorum. En kötü koşarak giderim havaalanına :)


Antalya'ya indiğimizde hava güneşliydi. Pazar günü yarış saatlerinde hafif bir yağmur gösteriyordu. Bu yüzden yağmurluk almıştım yanıma, ama yağmurlu havalarda daha iyi koşuyorum bu yüzden yağmuru seviyorum. Sıcak bana pek iyi gelmiyor. 10 dk.lık bir beklemeden sonra bizi alacak servis havaalanına geldi ve Su Otel'e doğru yola çıktık. Geçen yıl da bu otelde kalmıştık. Otelin her yeri beyaz olduğu için biraz sinir bozucu geliyor, insanda bir yerden sonra derinlik algısı kalmıyor. Allah'tan bir gece kalacağız yoksa çekilmez gerçekten. Restoranı da fazla loş ama yemekleri fena değildi geçen yıldan hatırladığım kadarıyla.

Otele vardığımızda planım hemen kitlerin dağıtıldığı Terra City AVM'ye gitmek ve bir gün önce Barış Gider'in instagram üzerinden yapmış olduğu çekiliş sonucu kazandığım lazer baskı fotoğrafımı almak ve otele dönüp 5k jog atıp dinlenmekti ama düşündüğüm gibi olmadı. Ceren 21k koşacağı için onun kitini kendisinin teslim alması gerekiyordu. Bu yüzden onun da Terra City'e gelmesi gerekti. Bize Esin de katıldı ve yola çıktık. Yürüsek mi diye düşünürken AVM'nin 10 km uzaklıkta olduğunu öğrendik ve KL08 numaralı otobüse bindik. Otobüs oldukça kalabalıktı ve trafiğin de etkisiyle ulaşmamız bir saati buldu. Yarış öncesi biraz fazla yorulduk gereksiz yere.

Alana vardığımızda kalabalık bir AVM'de kit dağıtımı yapılması biraz garip geldi. Start alanına yakın Cam Piramit varken, merkeze daha yakın bir yerde dağıtım yapılabilirdi. Ben baskı fotoğrafımı alıp, Ceren'in de kitini almasının ardından kahvaltıdan bu yana bir şey yemediğimiz ve aç olduğumuzdan ötürü pizza yemeye gittik. Yarış öncesi klasik olarak pizza ya da makarna ile karbonhidrat yüklemesi. Hazmı zor olan et yemekleri ya da kebap yerine bu gibi şeyler yemek midemi rahatlatıyor ya da içgüdüsel bilemiyorum.


Yemek sonrası tekrar bir saatlik otobüs yolculuğuyla otelimize döndük. Otele döndüğümüzde kitler dağıtılıyordu. İlker'in ve kendi kitimi alarak odaya geçtim. Sadece bir gece kalacağımız için çantayı boşalt, topla işine pek giresim yoktu. Zaten giymeyeceğim bir sürü kıyafet almışım yine. Çantadan çıkarmadan geri getirdim birçoğunu.

Biraz dinlendikten sonra kit ve numaraları ayakkabı ve t-shirtime takıp, sahile indim. Hava ufaktan esmeye başlamıştı. Beklenen yağmur gelecek gibiydi. Akşam yemeğinden sonra şimşek çaksa da ben yatana kadar yağmadı ama gece biraz atıştırmış. Sabah kalktığımızda hava hem serin hem de yerler ıslaktı.

Yarış geceleri pek uyuyamam ve yarış rüyama girer. Bu sefer de öyle oldu. Rüyamda yarışta bağırsak ve mide problemi yaşıyordum. Üstüm açık kalmış olabilir :)

Sabah 06:45 gibi uyandım ve 07:00 gibi de kahvaltıya indim. Bir an önce yemek işlerini halletmem lazımdı çünkü yarış öncesi tuvalet merasimi (ne zaman geleceği belli olmayan) olacağından son dakikaya kalmak istemiyordum. Heyecan bağırsaklara vuruyor direkt.


Kahvaltıda hafif şeyler yedim, yumurta ve süt gibi gıdalardan kaçındım. Midem, her antreman ve yarış öncesi fıstık ezmesine alışık olduğu için İstanbul'dan getirmeye niyetim vardı ama uçakta çantamı bagaja vermeyeceğim için el bagajında sorun olmasın diye almadım. Yarışa 45 dk. kala atıştırmak için yanıma bir de muz aldım. Odayı boşaltıp 08:20 gibi otel önünde toplandık. Ben kendi yarışımdan sonra Özcan Köse'ye destek olmak için maraton parkuruna gireceğim için çantamı teslim ettim. Otele döndüğümde checkout saati geçmiş olacak ve muhtemelen duş alamayacağım yine.

Alana yürüyerek geçtik ve fotoğraf merasiminden sonra yavaştan ısınmaya başladık. Öncesinde Koç Holding bünyesinde yer aldığımız için diğer Koç şirketleri sporcularıyla beraber bizim için hazırlanan alana çantalarımızı bıraktık, çadıra geçtik ve fotoğraf çekimine katıldık.

09:25 gibi starta geldim, bariyerlerden ön sıralara doğru geçmeye çalıştım ve çok da geride kalmadan kendime iyi bir yer buldum (Yüksek sesli hoparlörlerin yanında kaldığım için yarış öncesi biraz kulaklarım hırpalandı ama bu gibi durumlar da yarışın cabası). Çok geride kalınca trafiği geçmek için hem sağ-sol yaparak koşmanız gerekiyor, hem de yavaş koşanları geçme derdinden nabzınız gereksiz yere yükseliyor. Start verildikten sonra aslında biraz daha önde yer alabilirmişim diye düşündüm. Not aldım bunu.

İlk kmyi 4.16 ile geçtim. İlk km ile trafik biraz daha azaldı ve daha rahat koşmaya başladık. Bu arada Ömer abi uçtu gitti tabi 40 dk ile finişe geldi :) Bu arada nabız fazla çıkmış olabilir. 2-3 kmlerde 4.20-4.30'lara düştü hızım. Panik yaptım, yavaşlıyordum. Sanırım 5.km de Kaleiçi'ne girdik. Burası iyi güzel de sürekli dönüşlerin olduğu, dar ve Arnavut kaldırımlı bir yol olduğundan pek keyifli bir koşu parkuru değil malesef. Kaleiçi'nde Kübra yakaladı beni, biraz beraber gittik ama sonra o hızını kaybetmedi ve beni geride bıraktı. Bu arada da ben Harun Hoca'yı yakaladım ve yarış sonuna kadar beraber koştuk. Kaleiçi'nden çıktıktan sonra 10k grubunun geride kalanların yanlarından zıt tarafa doğru koşarak 8.5 km'deki parka geldik. 4.40 civarı koşuyordum 3 km.dir. Parkurun sonları yokuş aşağı ve 4.20-4.30'lara inebilirsem 46 dk. nın altına ineceğim diye düşünüyorum kafamda.

Finişe doğru Harun Hoca ve Ayhan geçti beni. Arkamda Ercan abi dördümüz finişe girdik. Sürem 46.01. Geçen yıla göre 3.48 dk gelişim fena sayılmaz ama biraz su içmek dışında, 45 dk altına inmek beni daha çok mutlu edebilirdi şu anda. Intervaller ve antremanlar işe yaradı gibi.

Madalyamı ve finişte dağıtılan meyveleri aldım ve üstümü değişip, biraz soluklandıktan sonra maraton parkuruna girip, geriye doğru koşmaya başladım. Nereye kadar gideceğimi bilmiyordum ama yaptığım hesaba göre 35.km'de Özcan Köse'ye denk gelmem lazımdı. Koşarken Metin Abi'yi gördüm seslenip destek verdim. Sonra Ayhan Abi'ye seslendim. Sosyal medyadan ve stravadan takip ettiğim Ömer Gencal'la selamlaştık. 6.5 km koştuktan sonra gördüğüm hakemlerin yanına oturup beklemeye başladım. Yaklaşık 5 dk sonra önce Gülnur hemen sonra da Özcan Köse gözüktü. Yanına kaynadım ve beraber koşmaya başladık. Ben İstanbul Maratonu'nda koşarken Gülhane girişinde denk gelmiştik ve benimle bir süre koşup kaybolan ritmimi geri getirmişti. O ise Runatolia'da oldukça iyiydi. Yarışta zaten PB yaptı. Benim tempo vermeme gerek kalmadan sakin sakin finişe kadar koştuk. Benim için büyük keyifti. 3.Maratonunu tamamladı. Darısı benim başıma :)



Finişten sonra biraz sohbet edip, tekrar otele doğru koşmaya başladım. Bugün parça parça ama bayağı mesafe koştum.

Yarıştan sonra öğleden sonra hava açmaya başladı ve İstanbul'a dönmeden biraz havanın keyfini çıkarıp, sahilde takım arkadaşlarımla yemek yedik ve yarışın kritiğini yaptık. İstanbul uçağında da Faruk Hoca'yla denk gelmek güzel bir sürpriz oldu.

Runatolia'yı 10k PB, güzel anılar ve tecrübelerle bitirdim. Şimdi İstanbul Yarı Maratonu'nu bekliyorum. Sonra da İznik var. Yol uzun. Yarış datası strava hesabımda

Keyifli okumalar...

PS: Her yarış olduğu gibi Runatolia'da da fotoğraflarımızı çeken Barış Gider ve Sevda Kündü'ye teşekkürlerimle...




Yorumlar

  1. PB için tebrikler Emre,
    Kısa ama iyi bir anlatım olmuş.
    Keyifle okudum.

    YanıtlaSil
  2. Emre sen benimle 6k kostun, cok ama cok sagol destegin onemliydi. Ben Istanbul'da en fazla 300mt kosmustum seninle 😀

    YanıtlaSil

Yorum Gönder