LYUM 37K

Koşuya başladığımdam bu yana Likya Yolu çok merak ettiğim bir parkurdu. Nisan ayında Pegasus'un indirimli bilet kampanyası ile ilgili mail gelir gelmez hemen kampanya tarihlerine uygun bir yarış aramaya başladım. Hem Kapadokya'ya hazırlık olacak, hem de yeni yerler görmek için iyi bir fırsat olarak kendime Likya'yı seçtim. Parkura baktığımda web sitesinde yazan 37k parkurundaki 1.900 m elevasyon gözümü korkutmuştu ama yine de Likya'yı görmeye değerdi. Diğer parkurlar 16k benim için kısa, 100k da uzun olacaktı. Bankadaki arkadaşların da aklına girdim ve Ceren, Günce, Özgür, Fatih, Kübra bilet alıp, Likya'ya kaydolduk. En cengaver ben çıktım, benim dışımda herkes 16k koşacak. ZirvedekileR'den Remzi abi ve Şeyma da Likya'ya kayıt olmuşlar. Onlar da 100k koşacaklar.

Gelidonya Feneri'nde güneş doğarken
Yarış öncesi ZirvedekileR grubundan arkadaşlarla son 2-3 antremanımızı Taşdelen'de ve Aydos'ta 25-30k ve üzeri mesafelerde yaptık. Yine de hedefim kendimi çok yormadan, parkuru sağlıklı bir şekilde bitirmek ve Kapadokya öncesi 30k üzeri son antremanımı bu yarışta yapmaktı. 

Cumartesi sabahı Antalya'ya doğru yola çıktık. Çıralı, Antalya havaalanına 1 saat 45 dk. civarı bir uzaklıkta olduğundan havaalanından sonra da uzun bir otobüs yolculuğumuz olacaktı. Otobüste 1-2 defa Remzi abi'yi aradım. Onlar Cuma gecesi 20:00'de başladılar. Sabah kalktığımda daha İstanbul'da instagramdan saat 04:00 civarında 68.km'de olduğunu görmüştüm. Bu durumda bu saate kadar bitirmiş olmalı diye düşünüyordum. Çünkü oradan buraya yaklaşık 10 saat geçmiş olmalıydı. Otobüste Remzi abi ile telefonda görüştük. Sesi çok kötüydü. Kusmuş, susuz kalmış, daha 15.km'de yarışı bırakmayı düşündüğünü, bir sonraki CP'de durumuna bakacağını söyledi. Aklım onda kaldı. Şeyma da ses kaydı yollamıştı ama söyledikleri tam anlaşılmıyordu. 13 km yolu kaldığını hayal meyal duydum, ama emin değildim.

Gün Doğumu

Saat 15:00 gibi Çıralı'ya vardık ve hemen pansiyonumuza yerleştik. Çıralı, küçük bir kasabayı andıran sevimli bir yer. Antalya'nın diğer merkezleri gibi devasa oteller yok. Pansiyon ağırlıklı ve denize çok yakın. Denizi de harika gerçekten. Hemen bir şeyler yiyip, kit alımı için alana geçtik.

Teknik toplantı
Alanda Şeyma'ya denk geldim. 100k'yı bitirmişti. 2.olmuş. Müthiş gerçekten, ama sarhoş gibiydi. Uykusuz ve yorgun gözüküyordu. Ama hala oralarda dolanıyordu, -kızım gidip yatsana demek geldi içimden😀- hatta bizim teknik toplantıya bile katıldı. Remzi abi ise hala görünürde yoktu. Tekrar aradım kendisini. Musa Dağı'nda olduğunu söyledi. 10k civarı bir yolu kalmış. Bizim otele dönüş yolumuz, parkur üzerinde, belki dönüşte denk gelirim diye çok bakındım ama bir türlü gelmedi. Bizim transfer gece 04:00'te olacağı için erken yatmam gerekiyordu. Bu yüzden Remzi abiyi bekleyemedim. Pansiyona döndüğümde sabah için malzemeleri hazırlarken softflask suluklarımdan birinin olmadığını gördüm. Yolda düşürmüş olmalıyım. Suya en çok ihtiyacım olan yarışta tek sulukla kaldım. Yanıma yedek olarak aldığım pet şişelerden birini idareten kullanacağım mecburen. Bu saatte geri dönüp, o yolda arayamam. Biraz moral bozukluğuyla 21:30 gibi uyumaya çalıştım.

Sporcuları starta götüren transfer aracı
Gece 02:45 gibi uyandım. Hemen bir şeyler atıştırdım. Bizim pansiyonda 37 k'ya giren başka sporcular da var. Onlarla beraber Çıralı köprüsüne yürüdük ve transfer otobüsünü beklemeye başladık. Benimle beraber Bikoşu Adana ve Koşuperest grubundan birer arkadaş da vardı. Araç vaktinde geldi ve 1,5 saat civarı sürecek araç yolculuğumuz başladı. Arabada biraz daha uykumu almak için uyudum. Start alanına gelince araçtan indik ve uykudan birden uyanıp kendimi sabahın serinliğinde dışarı atınca bir titreme geldi. Hava o kadar soğuk değildi ama sanırım yarış heyecanının da etkisi oldu. Tekrar araca girip ayakkabılarımı bağlama bahanesiyle ısınmaya çalıştım. Sporcular ısınmaya başlayınca ben de yanlarına inip, ısınma hareketlerine başladım. Starta 10 dk. kalmıştı. Sahil kenarında Karaöz'deydik. Bu saatte havanın karanlık olacağını tahmin etmemiştim. Zorunlu malzeme listesinde yer alan kafa lambamı taktım. O malzemeler oraya laf olsun diye yazılmıyor işte, var bir hikmeti! Anons yapılınca starta doğru yürüdüm. Normalde iddialı ve çok hızlı olmadığım için hep arkalarda start alırım ama bu kez önlerde yer almayı tercih ettim. Dualarımı edip, 06:00'da verilen startla beraber sabahın karanlığına doğru en sevdiğim şeyi yapmaya başladım. İlk 6,5k düz ve hafif çıkışlı stabilize bir yolda ve karanlıkta ilerledik. Zaman zaman beni geçenler olduğu gibi, ben de önümde gidenleri yakaladım. Önümde tahminen 20-25 kişi vardı. 5.30-5.40 pacelerde ilerliyordum. İlk su istasyonuna sorunsuz vardım. Görevliler, önümüzdeki 11 km boyunca CP ve su kaynağı  olmadığını, sularımızı doldurmamızı söylediler. Burası sanırım Remzi abinin susuz kaldığı yer, çünkü dün akşamki teknik toplantıda da bizi bu konuda uyardılar. Bir sonraki CP'ye kadar 1 lt. suyun yeterli olmayacağını, yanımıza mutlaka ek su almamızı gerektiğini belirttiler.

37k startı
7.km ile birlikte single track bir patikaya girdik ve yükselmeye başladık. 1-2 sporcuyu geçtim, kendimi iyi hissediyordum. Biraz ileride Gelidonya Feneri'ne geldik. Burada bekleyen fotoğrafçılar gün doğarken fotoğraflarımızı çektiler. Biraz daha yükselip, ileride inişe başladık. İnişe başladık dediysem öyle 4,30-4,40 pacelerle inemiyorduk. Yerlerde iri kayalar, taşlar ve toprak karışık bir zemin vardı. Bazı yerlerde ağaç kökleri toprak üzerine çıkmıştı. Dallar ve devrilmiş ağaçlar inişte hızlanmamızı engelliyordu.

Bu bölümde önümde giden bir hanımefendiyle uzun süre birlikte gittim ve arkadan da gelen 3-4 kişiyle kalabalık bir grup olduk. Biraz sonra gruptakiler temposunu arttırdı. Ben de biraz temkinli indiğimden geri kaldım. Söyleyebileceğim tek şey, harika bir doğa içinde koşuyoruz. Parkurun buraları bana Uludağ Ultra'yı hatırlattı.

5 dk önce titriyordum
İniş biraz daha sürdü. Yarış doğal Likya Yolu'nda koşulduğu için Likya Yolu'nun kendi işaretlemeleri kullanılıyor. Taşların üzerinde kırmızı-beyaz düz çizgiler var. Bazı noktalarda organizasyonun kendi işaretlemeleri de var ama %95'i Likya Yolu'nun işaretlemeleri. Bu sebepten, bana işaretlemeler yetersiz geldi. Boyalı taş ve kayaları takip etmek yarış psikolojisi içinde zordu. 3-4 defa -ki özellikle yarışın son 4 km.sinde- işaretleri kaybetmem bana en az 7-8 dk. zaman kaybına mal oldu. Bu konuda organizasyonu eleştirebilirim. İnişte de işaretlemeleri kaybettiğim yerler oldu ve benim için biraz sorun oldu. İnişin bitmesiyle 17,7 km.deki 2.CP'ye geldik. Benimle koşan bir sporcu daha vardı, o da hemen arkamdan CP'ye girdi. CP'deki hanımefendi, 30.sırada geldiğimi söyledi. Yavaş ilerlediğimi düşünüyordum ama iyi gidiyormuşum demek ki. Ben yavaş ilerlediğimi düşünsem de geriden de çok gelen kimse yoktu. Sıralamadaki yerimi öğrenmem benim motive etti. CP'de sularımı doldurup, tekrar parkura döndüm. Bundan sonraki CP, Adrasan'da ve yiyecek de olacak. Adrasan'dan saat 08:00'de 16k startı da verilecekti. Yarıştan önce Günce ve Özgür'le konuşmamızda, onları 16k parkurunda yakalayıp yakalayamayacağım espri konusu olmuştu. Şu an onlara yetişmem pek olası gözükmüyor. Ben CP'ye geldiğimde benden 1,5 saat önce başlamış olmaları lazım.

Gelidonya Feneri

Adrasan'a ulaşmak için 3k iniş ve düz bir parkurda ilerledik. Ve nihayet denize ulaştık. CP'de benimle birlikte 1-2 sporcu daha vardı. CP'de beslendim. Kola, tuzlu kraker, cips, fıstık ve su takviyesi ile çok vakit kaybetmeden Musa Dağı'na doğru devam ettim. CP'deki besinler tatmin ediciydi diyebilirim. 

Musa Dağı yarışın en zor yeri. Gerçekten neyle karşılacağımızı merak ediyorum. Bir önceki CP'deki hanımefendi, 'bundan sonra küçük bir sorununuz var, sonrası rahat diyerek' bize takıldı. 

Sahilde, ilerleyen saatle birlikte sıcağı da iyice hissetmeye başladık. Asfalt yolu takip edip sağa döndük ve Musa Dağı'ndan önceki stabilize yola girdik. Bu kısım, uzun bir süre koşamayacağım için muhtemelen son koştuğum yerdi. Yalancı düzlük gibiydi. Çaktırmadan tatlı tatlı yükseliyorduk. CP'de iyi durumda olduğumu görünce artık arkamı da kollamaya başlamıştım. Gelen giden pek yoktu. Stabilize yol bitip, patikaya girince artık koşamaz oldum ve eziyet başladı. 22,5 k civarı Musa Dağı başladı. Yarış öncesi PVC kaplattığım kağıt üzerindeki krokiye göre dağın zirvesi 29,5 k'da ve 1 k önce de CP var. 

Buraya kadar 21 km'de 800 m. tırmandık ve Musa Dağı'ndan sonrası iniş olduğuna göre 7 k'da yaklaşık 750-800 m tırmanacağız. Yarış içinde sürekli böyle hesaplamalar yapıyorum. Matemaği çok da sevdiğimden midir nedir, hem yolu biraz unutmak, hem kendime motivasyon kaynakları bulmak için eğim, ne kadar tırmanış kaldı, finişe kaç saatte varırım gibi hesaplar yaparak kafamı dağıtmaya çalışırım.

Musa Dağı'nda ilerlerken ara sıra saatin eğim rakamlarına bakıyorum. %70-%80 eğimler gösterdiğini gördüm. Bir yerde %114 bile gösterdi, sanki duvara tırmanıyorduk! Çoğu kez durup, parkurda sıkça bulunan kayalara oturduğumu hatırlıyorum. Birinde otururken arkamdan bir sporcu yetişti. Yanılmıyorsam ismi Bahadır olan arkadaşla, bir süre beraber gittik. Onun eşi de 16k parkurunda koşuyormuş. Parkurun 2-3 km.sini de onunla erittikten sonra, o biraz daha duracağını söyledi. CP'ye az mesafe kalmasının motivasyonuyla ben durmadım ve tempomu biraz arttırarak, CP'ye yaklaştım. Tırmanırken km hatalı ölçmüş olabilir diye hem km'yi hem de irtifayı kontrol ederek çıkıyordum. Zirve 673 m'deydi. Nihayet CP'ye geldim. CP'de yine kola ve tuzlu krakerlerden aldım, sularımı doldurdum. Powerade içtim. Biraz soluklandım. Dünkü teknik toplantıdaki su uyarısı işe yaradı. Sularımı idareli tükettim ve hiç susuz kalmadım. Zor durumlar için çantaya bir tane de yedek atmıştım. Bu CP'de 5 dk. civarı vakit geçirdim. CP'den tek çıktım. Benden önce çıkan sporcuyu ileride geçtim. Bundan sonra artık koşma zamanı zaten bir süredir sadece yürüyorum!


29,5k'daki zirveye ulaşıp, yokuş aşağı inmeye başladım. Tahminlerime göre sıralamada 30-35 arası bir yerdeyim. Buranın doğası gereği, inişte süratle inebileceğimiz bir parkur beklemiyordum. Nitekim öyle de olmadı. Yine sık bitki örtüsü, dallar ( kollarımı, bacaklarımı her yerimi çizdi ) ve devrilen ağaçlar ( birinin üzerinden geçmeye çalışırken compress çorabım takıldı ve yırtıldı - Allah'tan bu bozuk zeminde ayakkabılarıma birşey olmadı ) vardı. Dar yollardan indiğimizden dolayı yine temkinli iniyorduk ve çok hızlanamıyorduk. İnişte bana bodylik yapan Gökhan Özkan'la birlikte indik. Bazen o öne geçiyordu, bazen de ben. Bu arada Likya Yolu'nu yürüyen kişiler de bizim indiğimiz yolu yukarı yürüyerek çıkıyorlardı. Bize yol verdiler. Profile göre Olimpos antik kentine kadar 34.km'ye kadar inip, oradan kumsal üzerinde koşup finişe varacaktık. İniş beklediğimden de uzun sürdü. Yarış öncesi 6 saat civarı bir süre hesaplamıştım. Ama 6 saati devireli epey olmuştu. Tahmini 7 saatte finişe geleceğim gibi.

Son 3k, kumsalda koşuyorum
Antik kentin bitiminde denize akan suyun kenarından bir süre daha koşup sahile indik. Yukarıda yazdığım gibi burada işaretlemeler çok aralıklı konulduğundan, bir süre yolu kaybettiğimi düşünüp 2-3 kere son işarete geri dönüp yolu aradım. Hatta karşıdan gelen insanlara 'buradan koşucular geçti mi' diye sorup doğru yolda olup olmadığımı teyit etmeye çalıştım. Sahile indikten sonra su geçişi noktası vardı. Burada ayakkabı çıkarıp çıkarmama ikilemi yaşamadan su geçişini ayakkabılarla yaptım. Kumsalda 500 m. koşarak tekrar yola çıktım. Starta doğru yürüyen fotoğrafçılar beni görünce, fotoğrafımı çektiler. Asfalt yolda bir süre daha koşarak, kaldığımız pansiyonun önünden finişe doğru devam ettim ve 6 saat 57 dk. da finişe ulaştım. Finişe girerken adımın anons edildiğini duymak ve eşimi finişte görmek mutluluk vericiydi. İkram edilen içeceklerden aldım ve resmen yere çöktüm. Remzi abi de finişe gelmişti. 'Sana su getireyim, redbull getireyim, soda ister misin, tuzlu kraker ye' diye diye etrafımda fıldır fıldır döndü. Koşanın halinden koşan anlıyor😀

O da dün gece 25 saat civarında finişe gelmiş. Ama hiç yorgun gözükmüyordu. Biraz onun yaşadıklarını konuştuk. Clinic Athletic çadırında yorgun bacaklarıma masaj yaptırıp, alanda biraz vakit geçirdik, fotoğraflar çektirdik. Kürsüye çıkan arkadaşlarımın mutluluklarına ortak oldum.

Bu zorlu yarışta genelde 33, yaş grubumda 16.cı olmak beni çok mutlu etti ve Kapadokya için motivasyon kaynağı oldu. Arkadaşlarımdan Şeyma 100k'da 2. Fatih 16k'da yaş grubunda 1. Kübra 3. ve Ceren de 2. oldular.

Likya'daki doğa harika ve Çıralı kafa dinlemelik çok güzel bir yer. Ama Likya'da bir daha yarış koşar mısın derseniz, pek olumlu konuşamam. Parkur gerçekten çok zordu. Koşmak için değil ama yürüyüş için tekrar gelebilirim😏

Remzi abi CP'de

V for Şeyma
Kübra
Fatih
Cero
Olimpos


Ben değilim ama temsili ben :)









Günce - Özgür 
Özgür - Günce

Yorumlar