VODAFONE İSTANBUL YARI MARATONU



Her ne kadar parkuru pek iç açıcı olmasa da, yaşadığımız şehrin yarışıdır, göz bebeğimizdir diye İstanbul maratonunda da, yarı maratonunda da her yıl koşmaya çalışıyorum. Yurt dışında bu gibi yarışlar, yarışın koşulduğu kenti tanıtma amaçlı şehrin göbeğinde yapılırken, İstanbul'da maalesef böyle bir parkur seçilmiyor nedense?

Sene başındaki planlamamda, Runatolia yazımda da değindiğim çalıştığım gibi, 10k ve 21k'da bu yıl PB yapma hedefim vardı. 10k'yı Runatolia'da koşunca, 21k'yı da İstanbul yarı maratonunda koşmak kaldı. Beni tek düşündüren, İznik'e 2 hafta kala kendimi zorlayacak olmamdı. 21k PB hedefi şimdilik gerçekleşti, umarım İznik'e fiziki olarak olumsuz yansımaz. Moral olarak olumlu yansıyacağı ise kesin 😇



Yarış sabahı saat 04.45 gibi uyandım. Akşam çok erken yatmadığım için biraz uykusuz kaldım ama zaten yarış günleri çok da iyi uyuyamıyorum . Sabah 06.15'te Mehmet Abi'yle buluşup, trenle Yenikapı'ya geçeriz diye konuştuk. Tren hattı seçimler öncesi açıldı, yarışa denk gelmesi de şansımıza iyi oldu.


Evden çıkmadan fıstık ezmeli sandviç yedim, yanıma da 2 tane gofret ve kuruyemiş aldım. Bunlarla idare edeceğim. Yarışta da istasyonlardan alacağım su ve meyve ile bünyeyi takviye edeceğim.

Yaklaşık 1 saat civarı bir tren yolculuğu sonrası Yenikapı'ya vardık. İstasyondan da 10 dk.lık bir yürüyüşle alana vardık. Yolda Ercan Abi'yle denk geldik. Dün koruda ayarladığımız çanta ve kitleri taşıyordu. Alana geçince çantalar ayrıldı, tel örgülere asıldı ve gelenler kitlerini aldılar. Biz emanet çanta teslim saati yaklaşınca çantalarımızı teslim edip, ısınmaya geçtik.

Yarış alanına geçmeden önce 10 dk. hafif tempo koşup ısındım, sonrasında da kısa bir esneme ile bacaklarımı hazır hale getirdim. Bugün onların yardımına ihtiyacım var birazcık. Start alanına, yarışa kaydolurken yazdığımız hedef sürelerine göre belirlenen kapılardan girdik. Ben 1.40 yazdığım için B kapısından girdim. A kapısı business, diğer kapılar economy class oluyor. A'dan giren B'dekilere şöyle bir göz ucuyla bakıyor 😀 


Startı beklerken Remsi Abi, Selahattin Abi ve Zafer Abi vardı yanımda. Tanıdıklar olunca insanın heyecanı azalıyor. Dualarımı ettim ve startı beklemeye başladım. Önce elit atletler çıktı, 15 dk sonra da biz çıktık.

Startla birlikte Selahattin Abi’yi kendime pacer alarak onun temposuyla koşmaya başladım. Hemen arkamda da Remsi Abi bizimle koşuyordu. Planım 4:50 pace’ler civarında gitmekti. Ama 4:30 tempoda kesilmediğim için ve Selahattin Abi'yi gözden kaçırmamak için bu tempoda devam ettim. Sirkeci’ye kadar bu şekilde gittikten sonra Sirkeci’de Remsi Abi ufaktan temposunu arttırdı ama halen Remsi Abi ve Selahattin Abi görüş mesafemdeydiler. 5k’yı 23:16 ile geçtim. Sirkeci dönüşünden sonra 10k’cıların yarışı da başladığı için dönüşle birlikte onların da yolun diğer tarafından koştuklarını görebiliyorduk. Tanıdıklara laf atmalar, selamlar almalar vermeler, şirinlikler, bi bişeyler, Yenikapı’daki 10k finişine kadar nasıl geçtiğini anlamadan geçti zaman. 10k’yı 46 dk civarı geçtim. Bu süre Antalya’da koştuğum süre ile aynı. Demek ki Antalya’da daha hızlı gidebilirmişim.


Yenikapı’dan sonra Kennedy Caddesini takiben sahil boyunca Zeytinburnu’na doğru devam ettik. Sol taraftan elit atletler geçmeye başladı. Parkurda su istasyonları oldukça fazlaydı. Biri hariç tümüne uğradım. Bir minik eleştiri olarak suların şişe yerine plastik bardakta verilmesi daha iyi olabilirdi. Ben dahil birçok kişi bir yudum alıp, kalan tüm suyu attık.

Sahil yolu boyunca bizimkileri hiç göremedim. Normalde Ercan Abi ve Korhan benden daha iyi koşarlar. Ya fırlayıp gittiler yetişemedim ya da gerideler ben çok hızlıyım diye içimden geçiriyorum.

15k dönüşüne doğru hala 4:50-4:55 pacelerde koşuyordum. Hiç 5 pace’in üzerine çıkmamıştım. Dönüşe yakın Metin Abi ve Tarık’ı gördüm. Yaklaşık 800 m vardı aramızda, demek ki kabaca 4 dk civarı benim önümdeler diye düşündüm. Normalde 1.35 civarı yarı maraton koşabildiklerine göre ben de 1.40-1.41 arasında bir süre ile finiş yapacağım diye hesaplamalara başladım.

Dönüşle birlikte hafif de olsa karşıdan gelen rüzgar biraz etkilemiş olabilir, biraz yavaşlamaya başladım. İlk kez 17.km'de 5:03 pace'i gördüm Garmin'imde. Normalde patlayıcılığı ve hızı çok fazla olan bir koşucu değilim ama dayanıklılığım fena değildir. Bu pace’lerde finişe kadar gitmeyi umuyordum. Bu sırada sürekli kafamda kalan km’leri en kötü senaryoda 5 pace ile koşsam kaç dk.da finiş görürüm, bunun matematiğini yapıyordum. 1.42 altı gelirsem Çarşamba günü intervale baklava götüreceğim de 😉

20.km'ye kadar, hızımı sabit tutmayı başardım ve  5:04 pace ile Yenikapı alanının önündeki köprü altına geldim. Burada Rundamental’in cheerzone’u vardı. Çıkıştan sonra finiş takını gördüğümde saatte 1.40’ı görünce bu iş oldu dedim kendi kendime. Belki Zeytinburnu’ndan döndükten sonra 5 pace'lere düşmesem 1.39’ları zorlayabileceğim bir yarışı resmi süre olarak 01:40:59 ile tamamladım.

Finiş sonrası çipimi verip, madalyamı aldım. Çipi 21k PB yaptığım yarış olarak saklamak isterdim. Bir dahaki sefere artık. Bu gidişle bu süre de çok fazla PB olarak kalmayacak gibi😌

Alana geçip eşyalarımı aldım ve bir iki foto ile bu anı ölümsüzleştirdim. Takımdan 10k koşan arkadaşları görünce yanlarına gittim. Biraz da onlarla sohbet ettik. Bu arada sabah serin olan hava da, bayağı ısınmıştı ama koştuğumuz saatlerde tam koşu havası vardı. Atletle koştum ve üşümedim. 21k koşanlardan Metin Abi’yi gördüm. O da 1.34 koşmuş. Bayağı bir zorlamış anladığım kadarıyla, yarış sonrası yarış fotoğraflarına bakıyorum da her fotoğrafta sağlam efor harcadığı belliydi.

Biraz esneme yapıp, üzerimi giyindim. "Emanet çantasını alamayanlarda bugün" Barış’ı gördüm. Göğüs numarasıyla çanta numarasını farklı verdikleri için çantasını arıyordu. Organizasyona bir eksi puan buradan. Daha sonra He for She’de beraber koşacağım Cansu’yla tanıştık. O da 1.49 koşmuş yarı maratonu. Haftaya Pazar ne yapacağız bakalım?

Dönüşü, sabah alana gittiğim gibi yine trenle yaptım ve Pendik’e kadar trenle geldim. Bu ulaşım işi bayağı kolay oldu. Biraz uzun sürüyor ama en azından vasıta değiştirmeye gerek kalmadan evden Yenikapı’ya kadar rahatça gidebiliyorsun. Büyükşehir çalışıyor😐

Haftaya eğlencelik He for She yarışı var. Sonra da ver elini İznik. Yılın ilk hedef yarışı olacak, ilk kez 55k koşacağım için çok heyecanlıyım. Umarım bacaklarım yüzümü kara çıkarmaz.

Genel olarak baktığımda kendi adıma çok iyi bir yarış koştum. Geçen yıla göre 8:50 daha iyi bir sürede finiş yaptım. Halen gidecek çok yolum var ama gelişim umut verici. Bundan bir yıl önce 5 pace’in altında yarı maraton koşacaksın deseler inanmazdım. Bugünse “acaba seneye 1.34’le finiş yapar mıyım” diye soruyorum kendime. Tabi çok da şa'apmamak lazım😍


Yorumlar