İDA ULTRA 66K HALF ULTRA (PATİKA ANTREMANI YAPMADAN 66K KOŞULUR MU)

2022'nin son yarışını yine bir "ilk kez koşacağım" parkur olan Kaz Dağları'nda koştum. Her sene şöyle bir göz attığım, sonradan "Kasım ayında İda'da koşulur mu, soğuktur, kar yağar, yağmur yağar" diye vazgeçtiğim bir yarıştı İda. Geçen sene koşulan yarışta derenin taşması, bitmeyen yağmur, çamurda patinaj yapmaktan çıkılamayan yamaç videolarını görünce bu yıl da tereddütlüydüm ancak grubun gazına geldim. "Koşarsam 66 koşarım" diye cengaverlik yapıp, yarışa kaydoldum. Sözün kısası, Eylül'de Kyzikos, Kasım'da İstanbul Maratonu gibi kendi adıma iki ağır yarıştan sonra İda'ya kısa bir süre kala, yarışa sadece 1,5 patika antremanıyla girmek durumunda kaldım. AkademiKoşu ile yaptığımız iki Aydos antremanının 35k'lık olanını tempoya dayanamayıp 14k'da bırakmış ve 20k'lık bir sonraki antremanı da dilim dışarıda bitirmiştim. Antreman sırasında çoğu kez İda kaydımı 66k'dan 36k'ya almayı düşünsem de, hem biraz benim ihmalkarlığım, hem de organizasyonun kabul etmemesi nedeniyle kaydımı kısa parkura alamadım.

Yeşilyurt startı beklerken

Yarış haftası, yavaş yavaş, kendi tempomda, nabzımı çok yükseltmeden, parkurun tadına vararak, yürü-koş bir yarış koşmayı tasarladım kafamda. Takımla Cuma günü yola çıkıp, 4-5 saatlik bir yolculukla Güre'ye vardık. Otele yerleşip, biraz vakit geçirdikten sonra akşam yemeği yiyip, kitleri aldık, kısa bir yarış toplantısı yaptık ve dinlenmeye geçtik. 

Sabah Selahattin abiyle saat 04:30'da kalktık. Otobüsler 06:00'da hareket edecekti. Kahvaltı ve giyinme işlerini halledip, otobüslerin hareket edeceği Hattuşa Otel'in önüne gittik. Bağırsaklarımın azizliğine uğradığım için yarış öncesi tuvalete gidemedim ve neredeyse tüm yarışı gaz sancıları ile koşmak durumunda kaldım. Yarıştan önce çalışmadı namussuzlar 😟

Yeşilyurt'ta startla birlikte çıkılan 2k.lık yokuş

Start saat 07:00'deydi. Bu da yaklaşık 1 saat kafa feneriyle koşacağımız anlamına geliyordu. Start alanında 66k koşacak Savaş Hoca, Bahadır, Murat abi ve Tarık ile fotoğraf çektirip, startı beklemeye başladık. 114k koşacak Selahattin abilerin startı bizimle aynı saatteydi. Alanda Ercan abi, Özcan Köse, Seda ve Yeşim'le de denk geldik. Ercan abi ve Özcan Köse'nin de startta olması içimi rahatlattı. Onlardan kopmadan gidebildiğim yere kadar giderim diye düşünmeye başladım. Özellikle patika tecrübesi olan birileriyle koşmak güven veriyor. 

İstanbul'dan batonları da yanımda getirmiştim. Burada batonları alıp almayacağıma karar verecektim. İyi ki almışım. Parkurda çok faydasını gördüm. Batonlar belki yokuşları çok hızlı çıkmamı sağlamadı ancak hem daha az yorulmama, hem de yarışın sonlarında diri kalmama sebep oldular.

Yarışın büyük kısmını batonlarla koştum

Startla birlikte 2k'lık yokuşu yürüyerek çıkmaya başladık. Hızlı olanlar buraları koşarak geçtiler ancak biz yaklaşık 22 dk.'da ilk 2k'yı hızlı hızlı yürüyerek geçtik. Çıkışta Bahadır'a denk geldim; o da yürüyordu. Durumunu sordum. Biraz gergin gibiydi. Yavaş yavaş o da yürüyerek yokuşu çıktı. Bahadır'ı bir daha otele kadar görmedim.

Yokuştan sonra 11k'ya kadar 9k'lık bir iniş vardı. Bu kısmı yine Ercan abilerden kopmadan ve çok hızlanmadan koştum. Burada yer yer temkinli ve 6:30 pacelerle indim. İniş diye tempomu bozmadım. İniş bitince tekrar ufak ufak tırmanmaya başladık. Buralarda tüm yarış boyunca olduğu gibi zeytinliklerin arasından geçtik. Bir yerde otoyola çıktık ve yoldan bir süre koştuk. İlk CP 15.6k'da Adatepe köyündeydi. 

Dere geçişine gelmeden geçilen vadi

İlk CP'ye girmeden önce daha önce bir yarışta karşılaşmadığım şekilde köye girip bir loop attık, CP'ye girip tekrar daha önce koştuğumuz yola geri çıkıp, sağdan patikaya girip inmeye başladık. İlk CP'ye girmeden kısımda, geçtiğimiz yıl çamurdan dolayı kayan yamaçtan geçtik (sanırım 12.km'de). Kuru havada bile burasını geçmek epey zor oldu. İniş sonrası batonları çıkarmıştım ve finişe kadar bir daha katlamadım batonları.

CP'ye Ercan abilerle girdik. Hava ısındığı için Özcan Köse yağmurluğunu çıkarttı. Bir süre onu bekledik. Daha sonra tekrar parkura devam ettik. Adatepe köyü çok şirin bir yerdi. Cumalıkızık ve Şirince'ye benzeyen küçük bir köydü. CP'deki görevliler yardımcı olup, sularımızı doldurmamıza yardım ettiler.

Adatepe Köyü

Adatepe CP 15,6 km

20.km'ye kadar tekrar yokuş aşağı koştuk. Sanırım 20.km'de dere geçişi vardı. Bileklerimize kadar suya girip dereden geçtik. Yorgun ayaklarımızı serinleten sular iyi geldi.



2.CP 29,5.km'deydi. Bu kısma kadarki bölüm yokuştu. 36k parkurunun hızlıları bizi bu kısımda yakaladılar. 2.CP'ye de sorunsuz geldik. Buraya kadar herhangi bir yorgunluk hissetmedim. Kafamda 33.km'yi de geçersem yarışı bitirebileceğim düşüncesi üstün gelmeye, bu da kendime güvenimi arttırmaya başladı. Son 1-2 yarıştır kafamı mesafeyle bulandırmamak için son 5-6 km.'ye kadar saatin mesafe kısmını kapatıyorum. Anlık ve ortalama pace ile gitmeye çalışıyorum. Bu şekilde hem sürekli saate baktığımda yavaş akan kilometre kısmı moralimi bozmuyor, hem de hedef bitirme pace'nin neresinde olduğunu görebiliyorum. Mental açıdan çok faydasını gördüm.

Adatepe'ye inerken

2.CP Doyran köyündeydi. CP'de görevliler müzik açmışlardı. Suluklarımızı doldurup, kola ve soda içip, meyve ve tuzlu gıdalar atıştırdıktan sonra tekrar 3.CP'ye doğru yola koyulduk. CP yokuşun ortasındaydı ve CP'den çıktıktan sonra yokuş çıkmaya devam ettik. Yokuş dediysem böyle çok dik yokuşlar yoktu. Batonun faydasını çok gördüm. Kullandıkça baton vücudumun bir parçası gibiydi ve bazen inişte bile debgemi korumanı ya da daha hızlı inmemi sağladı. Bundan sonra batonsuz ultra koşmam gibi.

Normalde 3.CP 42.3km'deydi ancak 3 parkurun ayrıldığı sanırım 32.km'ye de bir CP kurmuşlardı. 4 km önce CP'den çıkmış olsak da, bu CP'yi de boş geçmedik ve limon, mandalina, tuz ne bulduysak yedik. Burada 36k sporcuları düz aşağı inip finişe gitti, biz soldan aşağı Sanayi'ye doğru devam ettik. 114k da Milli Park'ın içine girip yukarı çıktılar. Profilde bizim koşacağımız kısım uzun bir inişti ancak bu kısımda yolun sağında neredeyse tüm iniş boyunca kovanların olması sebebiyle düşündüğümüz kadar hızlı ilerleyemedik. Arılarla ünlü yarış Sapanca'ydı ama burada da arılar başımıza iş açtı. Yokuşun ortalarına doğru arılar önce beni, sonra Özcan Köse'yi soktu. Sağ calfime giren iğneyi çıkarttım ancak hem arının soktuğu yerin kaşınması, hem de yarattığı tedirginlik sebebiyle zaman kazanabileceğim bu inişi çok da efektif geçemedim.

3.CP'ye Sanayi'de 42.km'de vardık. Buradan sonra 5 km. lik bir tırmanış vardı. CP'de telefondan anlık sonuçlara baktım ne durumdayız diye. 80.sırada gidiyorduk. Tırmanışı yine üçümüz yavaş yavaş aldık. Tırmanışlarda ben biraz öne geçiyordum. Tepeye varınca bekliyordum, tüm parkur son CP'ye kadar bu şekilde gittik, pek kopmadık birbirimizden.

4.CP'ye giderken Selahattin abi bizi yakaladı. Biz 50k civarındaydık, o 65k'yı devirmişti, çok dinçti. Bizim 4.CP, onların dropbag'iydi. CP'de bir şeyler atıştırıp çok fazla vakit kaybetmeden tekrar tırmanmaya başladık. CP sonrası tekrar otoyola çıktık ve bir süre asfalt yoldan tırmandık. Sonra tekrar patikaya girdik. Bu kısımlarda sağımızda Edremit Körfezi manzarasıyla koşuyorduk. Rekabetçi koşmadığımız için sık sık durup fotoğraf çektirdik. 

Yarışın bu kısımlarını bize katılan 1-2 koşucuyla daha geçtik. Buradan sonraki son CP'ye kadar çıkış-iniş-çıkış şeklinde minik bir testere sayılabilecek parkurda koştuk. Son CP, finişe 3km. kala olduğu için burada sadece numara okutup geçeriz diye konuştuk. 60 ile 61k arasındaki çıkışta epey fazla sayıda kişiyi yakaladık ve geçtik. Son iki CP arası yaklaşık 20 kişi geçmişiz. 61.km.nin tepesine yakın bir yerde bir kadın bir erkek sporcuyu daha yakaladım ve bir süre onlarla gidip, inişe başladığımız yerde onları da geriye bıraktım. Finişten sonra tanıştığımız Nazlı ile önce son CP'ye, sonra da finişe kadar önlü arkalı koştuk. Nazlı, yaş grubunda 1.giderken arkasında bir kadın sporcunun yaklaştığını fark edince bana takılıp, benim tempomla finişe kadar geldi ve yaş grubunda 1.oldu. Fark etmeden de olsa bir katkım olmuş oldu. Kendime bir hayrım dokunmadı, bari başkalarına dokunsun 😀

Finişte beni bekleyen milyonlar arasında 😊 madalyamı ve yarış sırasında Özcan Köse'nin haber verdiği, daha önce haberim olmayan ve duyduğum andan itibaren finişe kadar tek motivasyon kaynağım 😃 olan poları aldım. Yorgunluk çorbasıyla birlikte şimdiye kadarki hem süre, hem km olarak -şimdilik- en uzun yarışımı bitirmenin keyfini yaşadım.

Organizasyon genel anlamda başarılıydı. CP'lerdeki yiyecek ve içecekler iyiydi ve yeterliydi. Finişer poları kremanın üstüne çilek oldu. Rota çok güzeldi. Güzel bir antremanla tamamına yakın koşulabilir bir rotaydı. Biraz fazla sayıda köpek olması tek koşma açısından problem yaratabilir. Bu mevsimde, bu hava şartlarında İda'da koşmak bizim için güzel bir fırsat oldu. Takımda Tarık, Savaş Hoca, Ezgi ve Bike'nin kürsü yapması, ayrıca Zirvedekilerden arkadaşlarım Seda ve Yeşim'in kürsü yapması beni de mutlu etti. Selahattin abinin 114k'da yaş grubunda 2.olmasına sevinirken, son km.lerde kaybolması sonucu 1.liği kaçırması da olmasa harika olacaktı.

Yarışın strava kaydı burada














Yorumlar