CAPPADOCIA ULTRA TRAIL 119K

Ultra işlerine merak sarmaya başladığımda "Eğer bir gün 100k koşarsam, ilk kez Kapadokya'da koşarım" diye kendi kendime bir hedef koymuştum. Çünkü Kapadokya Ultra Trail gerçekten Türkiye'deki en kaliteli organizasyon ve özellikle 63k parkuru en güzel parkurlardan biri. Daha önce 38k ve 63k'yı iki kere koşmuştum; koşmadığım sadece 119k parkuru kalmıştı. 

Yarışa bir hafta kala ilk defa 100k ve üzeri koşacağım için biraz stresliydim, gerçi yeterli antremanım vardı. Tamamlayamadığım Uludağ 66k yarışı için yaptığım hazırlıklar aslında iyi bir altyapı oluşturmuştu bu yarış için. Ayrıca Kyzikos'ta da 59k'yı çok iyi koştuğumu düşünüyorum.

Start öncesi en gergin ben olabilirim, fotoğrafta tek 100k'sı olmayan benim

 Önceki yıllarda Kapadokya'ya hep uçakla gitmiştim. Bu sefer arabayı tercih ettik. Gidiş yolculuğu çok rahatsız etmedi ama yine de 7-8 saat civarı yolculuk yapıp, Kapadokya'ya vardıktan 12 saat sonra da yarış koşmak pek doğru bir seçim olmadı. Dönüş yolculuğu daha da yorucu geçti. Bir daha uçaktan şaşmam herhalde. 

Yarışa gelince, 63k parkurunu iki defa koştuğum için çok iyi biliyordum; nerede ne olduğunu, nereleri zor nereleri kolay... Gerçi koşarken ufak tefek değişiklikler olduğunu gördüm. Daha önce altgeçitlerden geçmemiştik. Buralar trafiği kesmemek için eklenmiş sanırım. 

Özetle; beni esas zorlayacak kısmın gece kısmı olacağını tahmin ediyordum. 60k'ya kadar oldukça rahat geldim. Yorgunluk hissetmemek özgüven de getirdi. Hava sıcaktı ama nem olmaması sebebiyle hiç etkilenmedim diyebilirim. Özcan'la birlikte koştuk parkurun çoğunda ama onun temposu daha temkinli olduğu için, ben hızlandığım dönemler onu bekledim ve bu benim daha az yorulmama vesile oldu belki de. En son 63k koşarken 2021'de 9:57'de girdiğim finişe, bu kez yakın mesafedeki dropbag CP'sine 10:15'de girdim. Özcan, Akdağ çıkışında yorulduğunu ve dropbagde yarışı  bırakabileceğini söyledi. Bu durumda gece yalnız koşmam gerekeceği için biraz gerildim. Bu gerginlik  nedeniyle Akdağ inişi sonrası 119k koşan biriyle muhabbete girip, gece kısmını onunla koşmak için ortam yaratmaya çalışsam da, muhabbet ettiğim Bulgar Hristo isimli arkadaş da Ürgüp'de yarışı bırakabileceğini söyledi. 

Dropbag'e girerken beni Selahattin abi karşıladı sağ olsun. CP'de de bayağı ilgilendi benimle. Ayaklarımı bile sildi. Esra da oradaydı. İkisi daha önce de Göreme CP'ye de gelmişlerdi. O da çok ilgilendi. Dropbagden sonra Caner Odabaşoğlu ile devam ettik. Biz dropbagden çıkarken Özcan da geldi ama onu beklemedik. En az bir 15-20 dk daha beklememiz gerekecekti çünkü. Caner'in CP'de  problemleri vardı ve devam edip etmeyeceği belli değildi. Beni görünce devam etme kararı aldı.

Dropbagden çıkar çıkmaz Damsa'ya kadar olan bölümde bir kaç kilometre kadar derenin içinden koştuk. Hatta derenin derin bir yerinde bir araç kalmıştı ve traktörle çıkartmaya çalışıyorlardı, yani dere gibi dereydi. Buraları akan suya karşı ilerlediğimizi söyleyebilirim. Buralarda yavaştan hava da kararıyordu; uzun bir şekilde yürü koş yürü koş sonrası Damsa CP'sine geldik. Bu ara kısımda hava çok serin değildi ama yine de eldivenleri giydim. Zaten dropbagde de uzun tayt, uzun içlik ve bere de giymiştim. Dropbag'de taktığım tozluklar Damsa'dan sonraki kumlu inişte kurtarıcım oldular, hiç kum girmeden buraları geçtim. Damsa'dan çıkarken vücudun soğumasının etkisiyle bir titreme geldi ve yağmurluğu da giydim ısınmak için. Caner bu CP'den çıktıktan sonra geri döndü ve burada yarışı bıraktığını sonradan öğrendim. Damsa'dan sonra Bora isimli bir arkadaşla koştuk. Önümüzde arkamızda hep birileri vardı ve hiç yalnız kalmadık parkurda. O da sağ olsun bana iyi eşlik etti. Her CP'de buddy değiştiriyorum. İlk çıkışı Taşkınpaşa'ya kadar onunla yaptık. Bu arada 40. km'den beri bağırsak problemi yaşıyordum ve çok rahatsız ediyordu beni. 

Taşkınpaşa'da durup CP'ye girer girmez medikal görevli hanımefendi rahatsızlığımı anladı ve yarışı bırakıp bırakmayacağımı sordu. CP yakınındaki camide tuvalete gittim ama fayda etmedi. Bu arada tekrar Özcan'ın devam ettiğini öğrendim Taşkınpaşa'da. CP'de Esra ile karşılaştık, o da Özcan'la Karlık'a kadar koşmak için gelmişti. Gerçi bu arayı yürüdüğümüz için koşamadı ama bu kısmı üç kişi sohbet muhabbet anlamadan geçtik. Gece parkurunun en uzun aralıklı kısmı burasıydı. Yaklaşık 13 km.

Taşkınpaşa CP'de ite kaka bir şekilde gaz sancılarına rağmen yarışa devam kararı aldım. Fiziken bir yorgunluğum yoktu ama bağırsak problemi çok rahatsız ediyordu. Geceki tüm CP'lerin çıkışında istisnasız titredim. Hem hareketsizlik, hem vücudun soğuması, hem havanın soğuması hem de kapalı CP'lere girip, içeride ısınmak CP çıkışlarında titrememe yol açtı. Karlık'ta Esra'yı bırakıp, Özcan'la son çıkışa geldik. Burası en yalnız kaldığımız ve en darlandığım çıkış oldu. Çık çık bitmedi.

Yaklaşık 85.km'den bu yana koşmuyorduk artık ve saati de kontrol ettikçe acaba cut-off'a kalır mıyız hesabını da yapmaya başlamıştık. Geceki arka arkaya gelen üç çıkış içinde en rahatı Taşkınpaşa sonrasıydı. Ortasında düz ve inişli bir yer vardı. En zoru da Karlık sonrasıydı.

Taşocağı'na vardığımızda kmler 110'u gösteriyordu. Önemli çıkışlar bitmişti ama yine de 200-300 m gibi bir kazanım gösteriyordu canım Ayhan abinin Fenix 7x'i. Taşocağı sonrasındaki inişler çok kötüydü. Buraları gündüz bile inmek çok zor olurdu ki gece kafa feneriyle inmek daha tehlikeliydi. Burada biraz yavaşladım ve Özcan'la aramız açıldı. 

119k böyle eğlenmeden bitmezdi

Son 7-8k'da Ürgüp ışıklarını gördüm. Burada inişte arkadan Zekai isimli arkadaş geçti beni ve ben tek kalmamak için onu tekrar yakaladım. Onunla yürümeye başladım ve finişe kadar kopmadan geldik. Son km.lerde şehir içinde bayağı bir dolaşarak parkuru uzatmışlar 119'a tamamlamak için. Yalnız son 3-4 k'daki abartı diklikteki yokuş beni koşudan soğuttu. Belki %20 eğimdeydi ama hissedilen abartmıyorum %45 falandı herhalde. 115k'nın üzerine bu kadar hissedilmesi normal olsa gerek. 

Zor da olsa finişe 22 saat 45 dakikada sağlıklı bir şekilde geldim. Genel olarak parkur beni mental olarak daha çok yıprattı; fiziken hiç kötü değildim ama gaz problemi beni çok rahatsız etti; çok yorulmadım 70-80 k civarlarında hala koşabilmek beni mutlu etti. Gece Özcan'la yürüdüğümüz yerler yürü yürü bitmedi; artık "dedim bitmeyecek herhalde bitmiyor çünkü". Uyku problemi hiç yaşamadım. Bütün gece uyumamama rağmen bir kere esnediğimi hatırlıyorum. Genel olarak iyi beslendiğimi düşünüyorum ama jeller bağırsaklarımı berbat etti. Gaz problemi olmasa en az 1 saat daha iyi gelebilirdim diye düşünüyorum. Yarış içinde çok pişmanlık duyduğum anlar oldu. Neden katıldım 119'a, bir daha 30k'dan fazla koşmayacağım dediğim yerler oldu. Gerçi şu an tekrar o kafadan çıkmış bulunuyorum. Tekrar 100k koşar mıyım bilmiyorum ama 70-80k'lara rahatlıkla girer gibiyim şu anda. Benim için çok değişik bir deneyimdi. Hiç bu kadar uzun süre gece koşmamıştım. Kapadokya'nın 63k'dan sonrası hiç görmemiştim, karanlık olduğu için yine göremedim gerçi. Bu kadar uzun mesafe koşmak yarış içinde zorlasa da aslında sizi farkında olmadan mental olarak güçlendiriyor. Bunun normal hayata da olumlu etkileri olacağını düşünüyorum. Kapadokya'nın 63k parkurunu herkese tavsiye ediyorum.

Beni yarışa hazırlayan canım Savaş Hocam, arslanamca Bahadır, her şeye koşan yetişen Selahattin abi, Esra ve Özcan'a, akademikoşu ve zirvedekilerkoşu gruplarındaki dostlara da destekleri için teşekkür ederim. 

Fonda sabah ezanı okunurken finişe girdim saat sabah 05:45






Dropbag'de tıkınırken

Dropbag'den çıkan ultracı kombini

Best supporter ever Selahattin!

Taşkınpaşa CP'de güldüğüme bakmayın, gaz sancısı çekiyorum






Uçhisar CP'ye giden çıkıştaki koşucular


Özcan





Yorumlar